Cuma, Mart 14, 2025
Ana SayfaDoğaKaranlıkta Nasıl Görülür?

Karanlıkta Nasıl Görülür?

Akşam işten evine dönmüş, tv’deki bir belgeseli seyre dalmıştı. Konu, hayvanlar âlemiydi. Afrika’nın uçsuz bucaksız düzlüklerinde çekilmiş belgeselde, hayvanların hayat mücadelelerinden kesitler sunuluyordu. Rezzâk-ı Kerîm, bütün canlılara yaşamaları için gerekli besinleri ikram ediyor, her birini ayrı ayrı rızıklandırıyordu. Hayvanlar, kendilerine bahşedilen istidatları çeşitli şekillerde kullanıyordu. Bu canlılar, hayatlarını devam ettirmek için gerekli besinleri aramakla meşgul oluyor, diğer canlı türleriyle aynı alanları paylaşıyordu.

Kameralar bir ara, gece avına çıkmış bir grup aslana çevrildi. Zifiri karanlık içinde ilerleyen bu canlıların, avlarını görebilmeleri ve yakalayabilmeleri için hiçbir ışık kaynağı yoktu. Gözleri bir fener gibi parlayan hayvanlar, gün ortasındaymış gibi rahatlıkla yürüyor ve sonunda avlarını yakalıyordu. Aynı şekilde, düşmanından kaçan av da çok rahat koşabiliyor, gözleri karanlığa meydan okuyordu. Bu canlılar karanlıkta nasıl bu kadar rahat görebiliyorlardı? Gözlerinin bizimkinden farkı neydi ki, karanlık, bu canlıların görmelerine ve avlanmalarına engel teşkil etmiyordu? 

Çalışma odasına geçerek internetten hayvanların göz yapısını araştırmaya başladı. Basar sıfatının bir tecellisi olarak yaratılan, canlıların hayatî organlarından sadece birisi olan göz hakkında idrak sahiplerine bir kere daha “Subhanallah” dedirten önemli bilgiler öğrendi: Göz anatomik olarak, Tunica fibrosa (dış tabaka), Tunica vasculosa (orta tabaka) ve Tunica nervosa (retina) denen üç ana tabakadan yaratılmıştı. Ayrıca, gözün dış tabakası sclera ve kornea; orta bölümü choroidea, corpus ciliare ve iris; iç kısım ise, retinadan müteşekkildi.

Cisimlerden yansıyarak göze gelen ışınlar, önce gözün saydam tabakasından (cornea), sonra gözün ön bölgesindeki siyah yuvarlak kısımdan (pupilla, göz bebeği) ve daha sonra da mercekten (lens) geçmektedir. Gözbebeğinin etrafında düz kaslarla sarılı renkli kısım (iris) ise, göze giren ışık miktarını ayarlamakla vazifelidir. Işık göz merceğinde kırılarak cismin gerçek ve ters görüntüsü retina üzerine düşürülmekte; bu görüntü, buradaki sinir hücrelerinin uyarılması neticesinde optik sinir aracılığıyla beyindeki görme merkezine iletilmektedir. Görme hâdisesi sebepler plânında bu şekilde meydana gelir. Beyindeki görme merkezi, ışığın gelmediği noktaları siyah olarak algılar. Bu, görememek demektir. Zîrâ siyah cisimler, kendilerine gelen bütün ışığı emip yansıtmadıklarından görülemezler. 

“İnsan ve hayvanlarda görme mekanizması aynı olmasına rağmen, gece görüş kameraları veya gözlükleri olmayan bu canlılar, zifiri karanlıkta nasıl rahatça görebiliyorlardı?” Bu sorunun cevabı, bazı omurgalıların gözündeki bir anatomik yapıda (Tapetum lucidum) saklıydı. Hayatları gün ışığına göre programlanmış insan, maymun, sincap, kuş, kırmızı kanguru ve diğer bazı canlıların gözünde bulunmayan bu özel yapı, atgillerde, geviş getirenlerde ve etçillerde bulunur. Gözün ışığa duyarlı en iç tabakası retina ile sklera arasındaki choroidea tabakalarının sitoplâzmasında yer alan bu yapı, biyolojik bir reflektör (yansıtıcı) vazifesi görür. Altın sarısından beyaza kadar değişen renklerdeki kristalimsi yapıdan oluşan Tapetum lucidum, harikulâde bir yaratılış eseridir. Bu hayvanların gözleri, karanlıkta ışık tutulduğunda sözkonusu yapıdan dolayı parlar. İşte, sırlı sorunun cevabını şimdi bulmuştu. 

Bu sanatlı yapının birinci vazifesi, gözün arka bölümüne düşen ışığı, kristalimsi yapısından dolayı emmeden tekrar retinaya yansıtmaktır. Böylece düşük ışık miktarı göz içinde yansıtılarak artırılmakta ve görmenin mümkün olmadığı karanlık vasatta bile hayvanlara görme imkânı sağlanmış olmaktadır. Tapetum lucidum’un ikinci vazifesi ise, retinanın ışığa duyarlılığını artırarak, uyarı şiddeti güçlü olmayan sinyallerin de görme merkezine iletilmesidir.

Bu arada, “Hayvanların gözünde elektronik bir gece görüş sistemi mi var?” sorusu onu şu bilgilere götürdü. Gece görüş kameraları, mevcut ışığı güçlendiren elektro-optik cihazlardır. Işık bu cihaza mercekten girer ve güç kaynağından beslenen yüksek enerjiyle yüklü fotoğraf katoduna çarpar. Enerji yükü, güçlendiricinin içindeki vakumdan geçerek görüntünün odaklandırıldığı fosfor ekrana çarpar. Görüntü, fosfor ekran üzerindeki beslenmiş resimdir, objektiften doğrudan görülmez. Tapetum lucidum ise, teknolojinin gece görüş sistemleriyle kıyaslanmayacak kadar sanatlı bir yapıdır. Gece görüş sistemlerinin kullanım ömürleri 2.500–4.000 saat (104 -167 gün) iken, gözleri Tapetum lucidumla ziynetlendirilmiş canlılar bundan bir ömür boyu istifade etmektedir. Ortalama olarak, aslan 25–30, sırtlan 25, at 20–30, sığır 20–25, zürafa 25–30, kedi 14, köpek 12–14 yıl yaşamaktadır. Maksimum görüş uzaklığı 30–120 metre olan son teknoloji gece görüş sistemleri ay ışığının dörtte biri kadar bir ışık şiddeti altında görüntü vermezken, Tapetum luciduma sahip hayvanlar, geceleri bundan daha düşük ışık şiddetinde yüzlerce metre uzaklıktaki cisimleri çok rahat görebilir. 

Her bir canlıya ayrı ayrı mührünü vuran Sâni-i Ehad ve Sâni-i Hakîm mahlûkatında nice sanatlarını gizlemiştir. Petek gözlüler ailesinin bir üyesi olan kız böceğinin (Odonata) tek bir gözünde ommatid denen 30.000 basit göz yaratan, kartallara binlerce metre yükseklikten avını çok net görebilecek yapıda göz bahşeden Kudreti Sonsuz (celle celâluhu), birçok omurgalı hayvanı karanlıkta görmeyi sağlayan Tapetum lucidum gibi harika bir sistemle donatmıştır. 

“Bir şeyin kıymeti, yokluğunda daha iyi anlaşılır.” düsturunca, karanlık bir gecede hiçbir şey göremediğimizi, bir adımı bile emniyetli bir şekilde atamadığımızı tahayyül edersek, bu canlılar için Tapetum lucidumun ne büyük nimet olduğu bir derece anlaşılabilir. Bu cihazın insanların ve gece istirahat eden hayvanların gözlerinde yaratılmaması ise, Yüce Yaratıcı’nın (celle celâluhu) her şeyi ne kadar hikmetle yarattığını göstermektedir. 

Bir belgeselin tetiklediği merak hissi, ne kadar güzel şeyler öğrenmesine vesile olmuştu. Cenab-ı Hakk’ın (celle celâluhu) sonsuz sanatlarından birini bir parça öğrenmenin hazzıyla, verdiği nimetler için O’na sonsuz şükretmek gerektiğini de bir kere daha idrak ediyordu. 

Kaynaklar 

– Veterinary Ophthalmology (2004) 7, 1,11–22. Comparative morphology of the Tapetum lucidum (among selected species), F. J. Ollivier,* D. A. Samuelson, D. E. Brooks, P. A.Lewis, M. E. Kallberg and A. M. Komáromy.

Gonca
Goncahttps://www.gonca.com
1995 doğumlu Gonca KAPLAN Galatasaray Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümü mezunudur. Anne Bebek, Dekorasyon, Güzel Sözler, Kültür Sanat, Moda, Teknoloji, Yemek Tarifleri ve diğer konularda yazılarını sahip olduğu Gonca sitesi üzerinden sizlerle paylaşmaktadır.
RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Advertisment -

Most Popular

Recent Comments